27 Aralık 2013 Cuma

"Abur-Cubur" lar !



Ben anne olmadan önce de günümün büyük bölümünü evden uzakta geçireceksem, çantasında meyvesini, suyunu taşıyan biriydim. Yazının kimyasal kısmına geçmeden şunu da söyleyeyim, yediğimiz meyveler ne kadar sağlıklı ondan da emin değilim. Ama kötünün iyisi olduğunu düşünüyorum. Anne olduktan sonra Bora'nın damak tadının oluşmasındaki etkimi düşünerek onu ambalajlı olsun, ev yapımı olsun her türlü zararlı atıştırmalıktan, etrafımdakilerin canını sıkmak pahasına uzak tutmaya çalışıyorum. Ama bu çabam Bora'nın canını sıkmayacak şekilde oluyor, yasaklar her zaman cazip olur biliyorum.

23 Aralık 2013 Pazartesi

Mıncıklamak yasaktır!

Geçen haftasonu anneanne ve dede ile birlikte bir kahvaltı organizasyonuna katıldık. Her ne kadar Bora tabağını hiç bozmadan kahvaltıyı tamamlamış olsa da mutlu bir gün geçirdik. Tabi şimdi anlatacağım şeyler hariç.

Bora hiç tanımadığı amcalardan teyzelerden oluşan kalabalığı kapının girişte ilk fark ettiğinde "Anne, utanıyorum" dedi. Onun yaşındayken ben de aynı hislerde olur "Kimse beni fark etmese, bana dokunmasa" diye düşünürdüm. Elini tuttum ve arkamda saklanarak içeri girdik. İlk bölümü kazasız atlatmıştık. Yavruma
"yersiz tavırlar, konuşmalar, temaslar" sonucu bu hisleri yaşatanlardan nefret ediyorum. Ama o kadar çoklar ki başedemez oldum!

29 Kasım 2013 Cuma

İnsan cennete doğar...

İnsan cennete doğar.


Mutluluğun göbeğine!

Etrafındaki herkes onu koşulsuz sevecek, o ise istediğine tükürecek, istediğinin yüzünü incecik tırnaklarıyla çizecektir. Yine sevilecektir.

O gelmeden önce uyuyacağı, oynayacağı, doyacağı yerler, banyodan sonra pamuk tenine sürülecek kremler bile hazırlanır. Hayali kurulur, heyecanlanılır.

Herkes onun gelmesini bekliyordur.

Geldiğinde; duyanlarda bir garip gülümseme... Daha demincek vıyakladığı hastanelere koşar herkes, gün geçmesin, hemen görelim, diye.

Gülen yüzler, yaşaran gözler, sevgi sözcükleri, tu-tu-tu maşallah'lar, nazar değmez inşallah'lar...

İnsan cennete doğar dedim, tabi ya, bundan iyi cennet mi olur?

Sonra büyür insan, anılarla. Kalp atış ritmiyle bir yukarı, bir aşağı dalgalanan hayatında bir sürü anı biriktirir. Yazar bazen onları, unutmamak için. Bazen 3-5 kafadar toplanır içer, voltajı düşük ışıklar altında, çabuk unutmak için. Herkes özünde iyi insandır, melek doğar ya cennetine; sonra kimisi değişir, değiştirdiğini söyler hayatın...

Sonra kendi cehenneminde ölür insan...Yapamadıkları, zaman ayıramadıkları, sevdiğini söyleyemedikleri, kendini yaşayamadığı günlerin, dünyaya yararlı bir şey bırakamamanın sancılarıyla tek başına ölür. Zaman nasıl da hızla geçmiştir! Bundan kötü cehennem mi olur?

İnsan ölmeden önce bir kez cenneti, bir kez cehennemi yaşar zaten. Sonrasının hesabı, sonra görülecektir.

Bu yazıyı ölüm döşeğinde olan insanların son haftalarında yanında bulunan bir hemşirenin, insanların ölürken söylediklerini anlattığı kitabın bazı bölümlerini okuduktan sonra yazdım. Sert ve acı bir son ama onun anlattıklarına göre pişmanlıklarla dolu oluyormuş her son...O yüzden sağlıklı günlerimizin değerini bilelim, önceliklerimizi düşünerek seçelim.

Çok hızlı geçiyor zaman...

28 Ekim 2013 Pazartesi

Çocuk Oto Koltuğu meselesi...


Bora'ya oto koltuğu alırken beyni sulanmış bir anne olarak bu yazının çok yararlı olacağı kanaatindeyim. Bizim seçimlerimizden evvel, koltuk seçimi sırasında dikkat edilmesi ve kaale alınmaması gereken unsurlara değinmek istiyorum:

Alacağınız koltuk bebeğinizin yaş grubu ve kilosuna uygun olmalıdır. Bu konuda hiç sıkıntı yaşamazsınız çünkü gittiğiniz oto koltuğu satıcıları gayet bilgilidir. 0-13 kg, 0-36 kg, 9-18kg, 9-36 kg, 15-25 kg, 15-36 kg şeklinde formları mevcuttur. 0-36 kg ne iyiymiş bir kere alırsın biter gider, demeyin. Bir kere yeni doğmuş bebekle, 8 yaşındaki bir çocuğun vücut şekline aynı anda uygun olabilmesi pek de mümkün değil. Ayrıca koltukların içindeki darbe emici köpüklerin de bir ömrü olduğunu unutmayın (üretim tarihinden itibaren 6 yıl).

22 Ekim 2013 Salı

İstanbul Sessizken Güzel


 Nereye gitsek? Nereye gitsek de biraz uzaklaşsak "büyük şehrin gri insanları" olmaktan... Biz bu tempoya ayak uydurup gitmişiz belki ama küçük adamımı bu koca binaların arasına sıkıştırıp büyütmekten için için sıkılıyorum. Geçen hafta bu küçük cennete gittik yani Küçük Çamlıca'ya... Havanın serin ve tarihin bayram tatili sonrasına denk gelmesinden mütevellit, kimsecikler de yoktu. Kaldı mı bize kocaaamaan ağaçlar, ördekler, oyuncaklar! Ohh mis.


20 Ağustos 2013 Salı

Bozcaada Mira Otel


Adanın en yüksek noktası Göztepe'den bir görünüm
2009 Haziran'da tanıştık Bozcaada'yla. Bayıldık! Sakinliği, bakirliği, tüm sıkıntılarınızı kafanızdan söküp atan bitmeyen rüzgarları... 

Tatilde "eller havaya" takılmayanlardansanız, siz de seversiniz. Yok "ben mıy-mıy tatili ne yapayım, hareket olacak hareket!" diyorsanız, niye geldim buraya dersiniz. Biz mıy-mıy bir aile olarak 2013 Ağustos tatilimizde, 1 kişi fazla olarak (3 yaşındaki Bora) yine Bozcaada'yı tercih ettik.

26 Temmuz 2013 Cuma

Bebeklerde Kasık Fıtığı (İnguinal Herni) ve Hidrosel (Hidrocel) nedir? Tedavisi nasıl olur?

Bora 17 günlüktü.

Minicik, mini-minnacıktı.

Saat 13 civarıydı ve uyuyordu. Gökhan ise doğumumdan sonra izin almıştı ve üçümüz mutluluk dolu günler yaşıyorduk. Bir ara markete gitti Gökhan... Bora uyandı. Her zamanki gibiydi. Altını değiştirmek için bezi açtığımda o zamana kadar görmediğim bir manzara ile karşılaştım. Testislerinden biri, testis torbasında değildi! Her şeyden pimpiriklenen bir anne olan ben, hemen Gökhan'ı arayıp durumu söyledim; 2 erkek çocuk yetiştirmiş olan annesine sorduk, o da anlam veremedi. Aşağı yukarı 15 dakika sonra doktora doğru yola çıkmıştık.

28 Haziran 2013 Cuma

Çocuklar için evde eğlenceli vakit geçirmenin yolları

Güneşin tam tepede olduğu yaz günlerinde veya çok soğuk, ıslak kış günlerinde evde kalmak zorunda olduğumuzu anlamak istese de sıkıntıdan huzursuzlanan yavrularımızı oyalayacak birkaç yöntem biliyorum. Sıcak yaz günlerinde banyoda portatif küvetini doldurarak cıbıl ve ıslak saatler geçirmek elbette eğlencelidir ancak her zaman pratik olmuyor. İşte birkaç ipucu...

17 Mayıs 2013 Cuma

Coğrafik dil / Harita dil nedir?

Yaklaşık 1 yıl öncesinden beri Bora'nın dilinde yanlışlıkla ısırıp da zarar verdiğini düşündüğüm küçük kızarıklıklar görüyordum. Etrafı ince beyaz bir tabaka halinde oluyordu, onu da iyileşme aşamasında olmasına bağlıyordum. Sonra, yok oluyordu.

İlk fark ettiğimde tedirgin olmuş, incelemeye başlamıştım. Ben dokunduğumda Bora bir acı belirtisi vermiyordu, yemek yemesinde bir değişim olmuyordu ve bir süre sonra "o şey" kayboluyordu. Dilinin başka bir yerinde, tekrar gördüğümde yine takip ediyordum, aynı şekilde sonuçlanıyordu. Dişlerine yakın kısımlarda olduğundan, yemeği ağzına teperek yemekten hoşlanan oğlumun dilini de arada ısırdığı kanaatine varmış, olayı kendimce tatlıya bağlamıştım.


25 Nisan 2013 Perşembe

Bebeklerde Gaz Sancısı ( Kolik )

Bebeğim doğduğunda çok şanslı olduğumu düşünmüştüm. Sakin ve huzurluydu... Mutluluğumuzu paylaşmaya gelenler de bunu fark ediyor, dillendiriyorlardı. Kendi kendime da pay çıkarıyor, gebeyken sakin olmamın yararı olduğunu düşünüyordum.

Birbirimizi iyice tanımış, belli bir rutine alışmıştık lakin 3. haftadan sonra sebepsiz akşam çığlıkları ve görmeye yüreğimin dayanamadığı acı çeken yüz ifadesiyle yeni bir Bora çıkageldi. Gündüz normal geçen günümüz akşam 8'den sonra Bora'nın bağırışları ve bizim sürekli bir çözüm arayışımızla geçiyordu. Böylece "kolik" ile tanışmış olduk.

20 Nisan 2013 Cumartesi

Psikolog gözüyle...

Oğlum için anaokulu araştırması yaptığım sırada okul müdürü olan psikolog hanımla görüşürken, tamamen okul üzerine olan konuşma, merakım yüzünden kişisel gelişime kadar gitti. Okul ile velinin birlikte hareket ettiğinden bahsederken:

17 Nisan 2013 Çarşamba

2 Yaş Sendromu Sırasında Neler Yaptım?


Bir çocuğu büyütmek, psikolojisine zarar vermeden sağlıklı bir şekilde büyütebilmek çok hassas bir iş, ancak büyütenler yani bizler de "mükemmel" insanlar değiliz. Her insanın yanlışları, zaafları ya da eksikleri var ve bir şekilde çocuklarımıza yansıyor. Ben bunları oğluma en az şekilde yansıtmak için okuyor, araştırıyor, düşünüyor ve sinirlerimi kontrol altında tutmaya çalışıyorum. İnşallah onu mutlu, huzurlu ve gelecekte içinde anlam veremediği sıkıntılar oluşturmayacak şekilde yetiştirebiliyorumdur. 2 yaş sendromu yani bir nevi ilk ergenliğimiz de kolay geçmiyor. Şu an Bora 32 aylık, sinir anları oldukça azaldı. O anlarda neler yaptığımızı paylaşmak istedim.

12 Şubat 2013 Salı

Libadiye Caddesi-Mimoza Parkı'nda birisi ölsün diye bekleyen açık kapak!


Metro çalışmalarının birer birer iptal ettiği güzel çocuk parklarımızdan sonra Libadiye Caddesi'nde eski Mimoza Parkı'nın metro çalışmaları dışında kalan alanına yeni Mimoza Parkı yapılmış. Aman ne güzel dedik, hem yoldan uzakta kalıyor, hem çıkmaz sokak gibi olmuş parkla işi olmayan oradan geçmiyor. Tehlikeli bir havuzu var parka inen yolun ortasında görür-görmez tepemi attıran ama Allah'tan Bora orayla pek ilgilenmiyor da ben de sinirimi erteliyorum.

5 Şubat 2013 Salı

Trafik ışıklarından ışınlanmak gerek...


Anlamıyorum ki.
Bir çok şey gibi bunu da hiç anlamıyorum.


Arkadaşım,
yeşil ışık yanınca beklemeyi sevmiyoruz ki biz...Biz de yolumuza gitmek istiyoruz. Trafik ışıklarının altında ööööylece durmak gibi bir hobimiz yok yani içini ferah tut!



26 Ocak 2013 Cumartesi

Kirli bebek bezi evinizi kokutmasın!


Kirli bebek bezi kokusu bizim gibi balkonsuz bir evde yaşıyorsanız gerçekten rahatsız edici olabilir! Çöpe atsanız önce o odayı kokutur sonra tüm evi, çöp konteynerine götürseniz, her alt değişiminde mümkün değil... Birkaç poşete sarsanız bile koku sızıyor malesef. Bunları yaşamamak için güzel bir ürün yapmışlar. Bize bir arkadaşım hediye etmişti. O an ne kadar işime yarayacağını anlayamamıştım ama 2,5 sene oldu hala büyük bir memnuniyetle kullanıyorum. Gerçi bu süre sonunda kutunun içi de koktu ama bize bir zararı yok.
Bu bebek bezi çöp kutusunun markası "Korbell". E-bebek mağazalarında hem kendisini hem yedek poşetlerini bulabilirsiniz.
Nasıl kullanılacağına gelince:

16 Ocak 2013 Çarşamba

Bebeklerde burun tıkanıklığına çözümler


Bu mesele pek çok anne-babanın başına dert olmuştur eminim. Bize olduğu gibi... Kişiden kişiye değişiyor mu anlayamadım ama benim burnum da havadan çok etkilenir ve hemen tıkanır. Zira Bora da "kronik tıkanlı burun" bir yavrucak. Çok küçükken yani bize karşı koyamıyorken burun aspiratöleri ile işimizi rahatlıkla görüyorduk. Her akşam bir rutin oluşturmuştuk: burun temizliği zamanı...

12 Ocak 2013 Cumartesi

Emzirmek... ama ne kadar?

Haber: Anneler Emzirme Konusunda Bilinçli
Bugün, Bora'yı 22 aylık iken memeden kestiğime bin kere pişman oldum.

Gebe kaldığımda inşallah sütüm olur, 2 sene emziririm diye düşünüyor herşeyin yolunda gitmesi için dua ediyordum. O müthiş gün geldi bebeğimle kavuştuk. Sezaryen olmama rağmen gürül gürül sütüm gelmişti, Bora müthiş bir atılımla emmeye başlamış beni hiç zorlamamıştı. Meme uçlarım o andan itibaren yırtılmaya ve yarılmaya başlamıştı. Allah'ım nasıl bir acı! Gözlerimden yaşlar gelerek emziriyordum ama yılmıyordum bu savaşı meme yaralarım değil ben kazanacaktım! 3-4 ay acı çektim ama hiç umursamadım. Geç de olsa alışmak zorunda kaldılar.