13 Şubat 2014 Perşembe

Çocuklara oyuncak alırken cinsiyet ayrımı yapılmalı mı?

Bebeğiniz erkekse mavi kıyafetler, kızsa pembe kıyafetler alınır. Bazısı "ayh, sevmiyorum ben öyle pembeyi, maviyi..." der ama kızsa sarı, turuncu, kırmızı; erkekse yeşil, gri, lacivert alır. Yine aynı hesap yürür yani.

Diş kaşıyıcının bile femineni, maskuleni aranır.

Oyuncak hediye alınacaksa erkeğe mutlaka araba, kıza mutlaka bebek alınır. (Bizim jenerasyon biraz geliştirdi kendini Allah'tan).

Çocuk büyüyüp, başka oyunlar dahil edince günlerine, etrafı alır bir endişe... Haa önemli ayrıntıyı atlamayayım, sorun sadece şu durumda olur: çocuk erkekse! Aman bebeklerle oynamasın, çay pişirmesin, yemek yapmasın... Kızsa kamyonla oynayabilir, futbolla ilgilenebilir, (bizim her cinsiyet için tasvip sınırlarımız dışında da olsa toplumsal açıdan bakıldığında) tabancayla oynayabilir; sorun değil bro! Hatta espiri yapar güleriz, erkek gibi kız olacak vallahi korkulur, kehkehkeh pöhpöhpöh nihohaha falan.
Özellikle erkek çocuklara yönelik bir "gay olur mu?" şüphesi gezer durur toplumumun insanının içinde...

Hiç öyle takıntılarım yok, diyorsanız bile içten içe bir "rahatsızlık" ya da en hafifinden bir "acaba?" hissedersiniz. Çünkü biz de böyle yetiştirildik, öğrenilmişlerimiz var. Ama geçmişin kurbanı olmayı da kabullenecek değiliz.


Günümüzde psikologlar/pedagoglar oyuncak seçiminde cinsiyet ayrımına tamamen karşılar. Oyuncak seçimi ile ilgili bir yazı okursanız, oyuncağın güvenli olmasından, yaşına uygun olmasından vs. bahseder. Cinsiyet ayrımı yapılmaması gerektiğinin altını çizerek asıl olması gereken özelliklerine değinirler. 

Çocuk hayatı oyunla öğrenecek değil mi? O zaman kızlar için durum normal addediliyorken, erkekler niçin tamirci ya da şoför olmak zorunda kalıyor? 

Baba olmayacak mı sonuçta? Bebekle de oynasın. 

Kendi işini göremeyecek mi? Yemek de pişirsin, çay da yapsın.

Hayatın içinde olan her şeye dokunsun. 

Sonunda bu oyunlar erkek çocuğa durağan geleceğinden eline bir araba alıp koşturmak, futbol oynamak, gürültülü tamir işi yapmak, hoplamak, zıplamak daha cazip gelir, diğer oyuncaklarla çok da vakit harcamaz gibi geliyor bana...

 " Bebeklerle oynadığı için “Eyvah! Oğlum kız gibi davranıyor” diyerek endişelenip tepki göstererek çocuğunun bu yaptığından utanç duymasına ve kendini kısıtlamasına neden olmayın. Bu şekilde davranışınız sağlıklı bir cinsel kimlik gelişimine engel olur. Kız ve erkek çocuklarının doğuştan getirdikleri cinsel yatkınlıklar ve dürtüler vardır. Bu yatkınlık ve dürtüler cinsel kimlik gelişimin sürecinde doğal olarak zamanla kendini gösterir. Bebekleriyle oynayan erkek çocuk bir süre sonra arabalarla ve erkeklerin ilgilendiği diğer oyuncaklara yönelecektir. Bu nedenle endişe etmek gereksizdir.

Kısacası bütün bu ayrımları, ön yargıları, kalıpları biz geliştiriyoruz ve yaptığımız yorumlarla, davranışlarımızla çocuklara öğretiyoruz. Bunun bilincinde olursanız çocuğunuzun sağlıklı cinsel gelişimini desteklemiş olursunuz. / Pedagog Sevil Gümüş"

Uzmanlar sağlıklı cinsel gelişim için erkeklerin de bebeklerle oynayabileceğini ancak ne şekilde ve ne sıklıkta oynadığının izlenmesi gerektiğini söylüyor. Erkek çocuğunuz oyuncak bebekle oynarken anne rolü mü üstleniyor? Sürekli bebekle mi oynuyor? O zaman yardım almanız gerekebilir...miş. Sürekli erkeklerle oynayan ve erkek oyuncaklarını tercih eden kızlar için de aynı durum geçerliymiş.




 " Evet erkek çocuklarının bebekle oynamalarında sakınca yoktur. Hatta bu durum belki onların ilerideki baba modeline şekil verecek bir durumdur. Ancak burada önemli olan erkek çocuğunun bebekle oynayış tarzıdır. Erkeksi bir havayla mı yoksa biraz kadınsı tavırlarla mı? Bunu çok iyi gözlemleyip etüt etmek gerekli. Erkeksi özellikleriyle bebekleriyle oynaması gelişimine olumlu şeyler katacağı gibi anne vari oynamak cinsel kimlikte sapmaları işaret edebilir. / Çocuk Gelişim Uzmanı Şenay Yılmaz "

Cinsiyet farklılıklarını ve bunun getireceklerini çocuklar bizden öğreniyor. Benim neden ayakta çiş yapamadığımı sorunca Bora, kız-erkek farkını öğreniyor. Makyaj yapmayacağını ama tıraş olacağını öğreniyor. Bacaklarının babası gibi kıllı olmasına heves ediyor. Bunların hepsi bizim anlatımlarımız sonucu onun aklında şekilleniyor. Dünya bu şekilde oluşturulmuş ve biz de devam ettiriyoruz. Ojeyi niye kadınlar sürer? Çünkü bu gezegende böyle yapılıyor(istisnalar hariç). Kabullenip, bunu normal görüyoruz, gelecek kuşağa da bizim benimsediğimiz normali öğretiyoruz. Peki ya bu şekilde anlatmasaydık? 

Uzmanlar "cinsel kimlikte sapma" olmasından bahsediyorlar. Cinsel kimlik doğuştan içgüdüsel olarak mı geliyor yoksa dışarıdan etkilenerek mi şekilleniyor? Doğuştan ama dışarıdan da etkileniyor, diyorlar. Kız çocuk anneyi örnek almalı, erkek çocuk babayı örnek almalı. Tersi bir durum olursa cinsel kimlikte sapma sebebiyle yardım almamız gerekebilirmiş.

Ben bu konuda bir bilime kulak veriyorum, bir kendime... Bir geçmişte olan bitene bakıyorum, bir şimdi yaşananlara... Kesin bir yargıya varamıyorum. İçten içe her oyuncakla oynaması gerektiğine inanıyorum. Ama oynatabiliyor muyum? Hayır. Üzerimde bir baskı söz konusu. Bora bir bebek istedi, alamadım. Niye? Ben de muallakta kaldım çünkü... Benden kalma bir bebek bulduk sonra, onunla oynuyoruz şükür! İlginç oluyor, ben kendisi ilgilenecek sanırken "Anne bebeğin karnı acıkmış, onu yedir" diyor. Anne rolünü bana bırakmış oluyor. Doğru gidiyoruz sanırım?

Biz oyuncak seçimini konuşaduralım, dünyada çocuğunun cinsiyetini herkesten saklayan ve herhangi bir yönlendirmede bulunmadan kendi seçimini bekleyenler; erkek-kız ayrımı yapmaksızın kolalı elbiseler giydirenler; cinsel kimliğin sonradan öğrenildiğini iddia edip psikolojik çalışmada bulunanlar olmuş...Birkaç farklı örnek verip kafaları daha da karıştırayım diyorum :) 

1- Eski zaman demeyin, neler olmuş neler!


Solda görünen minik kızın büyümüş hali, sağdaki amca!
Amerikanın 32. başkanı Franklin Delano Roosevelt !  
1800'lü yılların Amerika'sında cinsiyet ayrımı yapılmaksızın çocuklar giydirilir, süslenirmiş. Böyle fotoğraflar olurmuş albümlerinde... O dönemin uzmanları yok muymuş, hemşerim n'apıyosun cinsel kimlik sapması olacak, diyen? Bilinmez.

2- "Cinsel kimlik doğuştan gelir"

1965 yılında Reimer Ailesinin Bruce ve Brian adını verdikleri ikiz erkek bebekleri oluyor. Bebekler bir sağlık problemi yüzünden sünnet ediliyor. Sünnet sırasında maalesef Bruce'un penisinde geri dönüşü olmayan zarara sebep oluyorlar. Ne yapacaklarını bilemeyen ailesi ünlü psikolog John Money'e başvuruyor. "Cinsiyetin doğuştan değil, yetiştirme tarzıyla oluştuğu"nu iddia eden Dr. Money çocuğun penisi olmayan bir erkek olarak büyümesindense, gerçek cinsiyetini bilmeyen bir kız olarak büyütülmesinin daha iyi olacağını söylüyor. Aile de, biz bilecek değiliz ya adam okumuş etmiş, diyor kabul ediyor. Bruce'un testisleri de alınıyor ve adı oluyor : Brenda. 

( Dr.Money'in teorisini ispatlamak için ikizleri denek olarak kullandığı ve bunun için birçok iğrenç yöntemler denediğini de not düşeyim ancak ayrıntıya girmeyeyim. Zira bu acıklı hikayeyi ayrı bir konu olarak uzun uzun incelemek gerekiyor.)

Brenda tam bir kız gibi yetiştiriliyor(hormon tedavisi de cabası). İkizi Brian da gerçeğin bu olduğunu sanıyor. Ama Brenda bir terslik olduğunu düşünüyor.

Sorunlar bitmeyince Brenda'ya 13 yaşında gerçekler açıklanıyor.  Brenda'nın içi rahatlıyor:
"Birdenbire neden öyle hissettiğim anlam kazandı. Bir çeşit ucube değildim. Deli değildim"

Gerçeği öğrenen Brenda, gerçek cinsiyetine dönmeye karar veriyor ve adı oluyor: David.




Hikayenin devamı hiç iç açıcı değil. Ama bizim konumuzla ilgisi: cinsiyetin doğuştan gelmesi. Sen istediğin kadar kız yapmaya çalış, erkek doğmuş işte.

3-Cinsiyetsiz çocuk yetiştirme

Bu felsefeye göre toplumun baskısını ve yönlendirmesini engellemek, çocukların kendi tercihlerini, ilgi alanlarını özgürce ifade etmesine, kimliklerini özgürce seçmelerine destek olmak için çocukların cinsiyeti çok yakın çevresi dışında kimseye söylenmiyor. 

"Toplumsal cinsiyetin kurgusu toplumdan topluma değişir. Dişil ve eril olana tarihsel olarak farklı anlamlar verilmiştir. Bir çocuğu erkek ve kadın normlarına göre yetiştirmek, onun yaratıcılığına ket vurabilir./ Judith Stacey- New York University"


Dünyadaki birçok örneğinden bir tanesi Kanada'da yaşayan Storm.  Anne Kathy Witterick "İnsanlar bir bebek doğduğu zaman ilk olarak 'Kız mı, erkek mi?' diye soruyor, bu çok saçma" derken baba Stocker, "Birini tanımak istiyorsanız cinsiyetini merak etmezsiniz. Cinsiyeti onun hakkında yargıya varmak için en son gerekli bilgidir" diyerek kararlarını savunuyor. Çocuklarının cinsiyetini çok yakın çevresi dışında kimseye söylemeyen aile, Storm'un gezegenimize ait kalıplardan uzak başladığı yaşamında ona seçim hakkı vermek ve daha özgür olmasını sağlamak için bunu yaptıklarını söylüyor.

Ortadaki sarı saçlı şirin melek : Storm
İsveç'te, gerçek ismi saklanan  ve "Pop" olarak anılan miniğin anne babası da çocuklarının daha özgürce yetişmesi ve belli cinsiyet kalıplarına bağlı kalmak zorunda olmaması için uğraştıklarını söylüyorlar. Pop kız elbiseleri de giyiyor, pantolonlar da. Saçlarını bazen uzatıyor, bazen kısa kestiriyor. Nasıl isterse...

Angelina Jolie- Brad Pitt çiftinin kızları Shiloh da kendi isteği doğrultusunda erkek kıyafetleri giyiyor. Ailesi, çevreden gelen eleştirilere "istediğini giyebilir" şeklinde cevap veriyor.

Shiloh Jolie-Pitt

Uzmanlar cinsiyetsiz çocuk yetiştirmenin de, çocuğun karşı cinse özenerek giyinmesinin de pek sağlıklı olmadığını düşünüyor. 

 " Çocuklar  2-3 yaş civarında cinsiyet farklılığını anlar ve kendisinin erkek veya kız olduğunu söyleyebilir. Çocuk kendi cinsiyetinin getirdiği bazı fiziksel ve biyolojik özelliklerle doğar. Aile ve kültürel faktörlerin etkisiyle  birlikte çocuğun cinsel kimliği oluşur.

İnsan yavrusu belli bir cinsiyet ile doğar. Bu nedenle cinsiyetsiz çocuk yetiştirmek gibi bir durum olamaz. Zaten her anne baba çocuğa doğumundan itibaren "oğlum" veya "kızım" diye hitap ederek cinsiyeti hakkında bilgi vermektedir. Normal şartlar altında  kız çocuğu annesininin cinsel kimliği ve bununla ilişkili davranışlarını  model alarak evcilik oyunlarında bebeklerle oynayacak, yemek pişiriyor gibi yapacaktır. Yani anne ne yapıyorsa oyunlarında, giyim kuşamında benzer şeyleri sergileyecektir. Erkek çocuğu da babasını taklit edecek, oyunlarında erkek cinsiyetinin davranışlarını sergileyecektir.

Cinsel kimlik bozukluğu gösteren çocuklar kendi biyolojik cinsiyetlerinden memnuniyetsizliklerini  ve karşı cinsten olmak istediklerini ısrarla dile getirirler.  Giyimlerinde karşı cinsiyetin giyim kuşamını taklit eder ve bu konuda ısrarcı davranır. Oyunlarında karşı cinsiyetin rollerini alır ve o cinsiyetten olduğunu hayal eder. Karşı cinsiyetin oyun ve eğlencelerine katılmayı isterler. Ancak klinik pratikte gerçekten cinsel kimlik bozukluğu tanısı alan çocuk sayısı azdır, genellikle ebeveynleriyle özdeşim sorunu yaşayan çocuklara daha sık rastlamaktayız.

Renkleri ve oyuncakları takıntı haline getirmemek gerekir. Çocuk kız olsun erkek olsun her renkten kıyafeti giyebilir. Bir kız çocuğu arabayla, erkek çocuğu da bebekle oynayabilir. Burada renk ve oyuncağın çeşidinden çok o esnada oynanan oyunun içeriği, kıyafetin ne olduğu ve oyun esnasında alınan cinsel rol önemlidir. Örneğin erkek çocuğunun evcilik oyununda anne olması, etek giymek istemesi cinsel rolüne uygun  değildir. Ancak çocuk yetiştiği ortam itibariyle sürekli kadınların bulunduğu ortamdaysa bu tip davranışlar da gözlenebilir. Hemen endişeye kapılmamamak gerekir. Bu tip çocukların hayatına kendi cinslerinden ve onlara model olabilecek birilerin girmesi ve onlarla kaliteli zaman geçirmeye başlaması çok faydalı olacaktır. / Çocuk ve Ergen Psikiyatrı Uz. Dr. Gökçe Küçükyazıcı "

Oyuncaklara karşı toplumsal olarak gösterilen tepki yersiz ancak cinsel kimliğinin şekillenmesinde bir yanlışlık var mı diye de kontrol altında tutmakta yarar var gibi gözüküyor.  "Eşcinsel olduğu anlaşılırsa tedavi mi edeceksiniz ki!" demek içimden gelmiyor değil ama bilime saygımdan susuyorum.

Sağlıklı ve bol oyuncaklı günler!








.






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder