23 Aralık 2013 Pazartesi

Mıncıklamak yasaktır!

Geçen haftasonu anneanne ve dede ile birlikte bir kahvaltı organizasyonuna katıldık. Her ne kadar Bora tabağını hiç bozmadan kahvaltıyı tamamlamış olsa da mutlu bir gün geçirdik. Tabi şimdi anlatacağım şeyler hariç.

Bora hiç tanımadığı amcalardan teyzelerden oluşan kalabalığı kapının girişte ilk fark ettiğinde "Anne, utanıyorum" dedi. Onun yaşındayken ben de aynı hislerde olur "Kimse beni fark etmese, bana dokunmasa" diye düşünürdüm. Elini tuttum ve arkamda saklanarak içeri girdik. İlk bölümü kazasız atlatmıştık. Yavruma
"yersiz tavırlar, konuşmalar, temaslar" sonucu bu hisleri yaşatanlardan nefret ediyorum. Ama o kadar çoklar ki başedemez oldum!


Masamızda Bora'dan hiç beklemediğim sakinlikle vakit geçirirken (yerinde en fazla 3 dakika oturabilir), ben de farkedemeden, çoluk-çocuk-torun-tombalak sahibi bir amca Bora'nın arkasından gelip Bora onu görmeden yanaklarını sıkmaya başladı. Şimdi soruyorum, siz yanınızdaki 3 kişi dışında kimseyi tanımadığınız sizden 2 kat büyüklükte yaklaşık 100 kişilik bir kalabalığın içinde otururken birisi bir anda sizi mıncıklasa ne hissedersiniz? Ya da bu eşitliği sizin yetişkin halinizle düşünelim. Siz masanızda otururken tanımadığınız biri size el şakası yapsa ve bunu 10-15 saniye sürdürse ne hissedersiniz? Bora da öyle hissetti. Amcaya bir daha hiç bakmadı, dolu dolu olmuş gözlerini bana çevirdi, içimi yaktı. Amca kötü niyetli miydi? Tabi ki hayır. Ama bu hareketinin bir çocuğu rahatsız edeceğini nasıl anlamıyor, aklım almıyordu. Bora'ya (hiç istemesem de) amcanın onu sevmek için böyle yaptığını anlatmaya çalıştım. İstediğim tek şey amcaya bağırıp çağırmaktı. Bre amca çocuğu incitmek seni mutlu mu ediyor?


İlerleyen saatlerde Bora için tuvalete gittik. Tuvaletler doluydu ama Bora çok sıkışmıştı. Biz aramızda kaçırmaması için konuşurken, tuvaletteki teyzelerden biri "çıkıyorum hemen" diye seslendi ve apar-topar çıktı sağolsun. Biz de işimizi bitirdikten sonra ellerimizi yıkarken aynı teyze Bora'ya "sen niye annenle tuvaletini yapıyorsun, erkek tuvaletine gitsene, sen erkeksin" gibi şeyler söyledi. Bora'nın aklında böyle saçmaca bir bağlantı kurmasını engellemek için "biz hem anneyle, hem babayla tuvaletimizi yapıyoruz" dedim. Teyze "tabi doğru, ay çocuk sonra anneyle tuvalete gitmicem diye tuttururmuş" dedi. "Ee yani!" dedim. Bre teyze çocuğun aklına tuhaf şeyler sokmak seni mutlu mu ediyor?


Dönüş için hazırlanmıştık. Kapıya çıkmıştık, arkadaşlarına veda eden anneanneyi bekliyorduk. Pusetinde uykusu gelmiş, mahzun bekleyen Bora'nın isyanıyla yanına koştum. Ağlıyordu. Bir amca burnunu sıkmış ve canını acıtmıştı. Hemen arkasından yine Bora'ya ilgi göstermeye(!) gelen bir topluluk vardı. Bora'nın yumruklarını sıkarak hırlamasıyla geri adım attılar, olanları anlattık. İçlerinden bir teyze "şimdi ben o amcayı yakalayıp kızıcam" dedi. Bora biraz sakinleşti. Dedesinin de amcaya telefon edip kızacağını söyledik. Biraz daha rahatladı. Eve geldiğimizde bana yine aynı şeyi anlattı "Hiç öyle yapılır mı? Amca sana şaka yapmaya çalışmış ama şaka yapmayı pek bilmiyor herhalde, kimse ona öğretmemiş, biz de o amcanın burnunu sıksak nasıl olurdu acaba?" dedim. "Hayır sıkmayalım, canı acır" dedi. Oturup saatlerce ağlayabilirim.


Dönüş yolunda karşıya geçerken deniz motorunda davetli amcalardan biriyle rast geldik yine. Bora'yla konuşmaya çalıştıklarında hiç cevap alamadılar. Tam da burun davasının üzerine... Böyle böyle oldu, dedik. Amca "Bu insanları anlamıyorum, şimdi birisi gelip durup dururken o adamın burnunu sıksa hoşuna mı gidecek yani!" dedi. Ay vallahi bayıldım. "Çok yaşayın siz! Tam benim anlatmak istediğim şey bu" dedim. "Ne olur bir araya gelip toplum arasında yüksek sesle konuşalım bunları". Gülümseyerek ayrıldık. Böyle insanların az da olsa olduğunu bilmek güzel.

Başka toplumları bilemiyorum ama bizim toplumumuzda çocukla iletişim sıfır. Herkes her çocuğu sıkıştırmayı, anlamsız da olsa konuşmayı ilgi göstermek sanıyor. Küçük bedenlerinin arkasında kocaman kişilikleri olduğunu umursamıyorlar. Bir çocuk yok sayılmak da istemez, hırpalanmak da....Biraz empati lütfen!

Bir çocuk gördüğünüzde lütfen önceliğimiz göz teması olsun. Sonrası adım adım iki tarafın rızasıyla gerçekleşmelidir. Direkt temas kesinlikle olmamalıdır. Ayrıca her çocuğu ellemek ya da illa ki onlarla konuşmak zorunda değiliz. Nedir bu ısrar? İçten bir gülümseme iki tarafı da mutlu etmeye yeter.


Ben Bora'yı bu tür psikolojik sıkışmalardan kurtarmak adına kendi tepkisini vermesi için teşvik etmeye çalışıyorum. Yanağını sıkan biri varsa, elini tutup çekebileceğini, yapmasını istemediğini söyleyebileceğini anlatıyorum. Ama maalesef o bunları yapmayacağını söylüyor açık açık. Sadece kötü kötü bakıp hırlıyor.
Bu ısrarcı sevme girişimleri sonucu da kalabalık ortama girişlerde kendini korumak için bacağıma sarılıyor. Bu beni çok üzüyor ve kızdırıyor. Bir yandan etrafıma köşeli tepkiler verip Bora'ya aynı enerji geçsin istemiyorum,  diğer yandan onun bu hali içimi kemiriyor.

Lütfen, etrafınızdakileri uyarın. Kimsenin bu minik meleklere bunları yaşatmaya hakkı yok.

Doğru iletişimli günler!








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder