22 Ekim 2013 Salı

İstanbul Sessizken Güzel


 Nereye gitsek? Nereye gitsek de biraz uzaklaşsak "büyük şehrin gri insanları" olmaktan... Biz bu tempoya ayak uydurup gitmişiz belki ama küçük adamımı bu koca binaların arasına sıkıştırıp büyütmekten için için sıkılıyorum. Geçen hafta bu küçük cennete gittik yani Küçük Çamlıca'ya... Havanın serin ve tarihin bayram tatili sonrasına denk gelmesinden mütevellit, kimsecikler de yoktu. Kaldı mı bize kocaaamaan ağaçlar, ördekler, oyuncaklar! Ohh mis.




Herkesin methini duyduğu Büyük Çamlıca'ya yakın ancak pek de 
gözde olmayan bir alan burası. Gözde değil derken sadece Büyük Çamlıca karşılaştırmasında bulunuyorum haa, sakın her zaman böyle boş olduğunu sanmayın. Altunizade'den Kısıklı'ya giderken, Büyük Çamlıca'ya tırmanmadan Kısıklı-Bulgurlu istikametine doğru ilerlediğinizde hemen sağda arabanın geçmesine uygun olup olmadığından şüpheleneceğiniz (ki uygundur) kocaman taş bir kapı karşılıyor sizi. Bu arada arabasız ulaşımı aynı derecede rahat ve aynı yol üzerinden oluyor. 

İçeride, Çamlıca'ya has yokuşlar tırmanıyorsunuz, etrafı taşlarla çok hoş döşenmiş ördekli gölün ve devamında minik şelalelerin eşliğinde yolunuza devam ediyorsunuz. Sonbaharın sarıları yeşillere karışınca ayrı bir huzur eşlik ediyor size... Bu arada giderken yanınızda ekmek götürürseniz ördekler çok sevinir. Zira sabahları restoran tarafından beslenmelerine rağmen çok açtılar...Biz dönüş yolunda restorandan biraz ekmek isteyip yüzlerini güldürdük :)





Burada birçok çocuk parkı var üstelik kum üzerine kurulu...Eğer kedi-köpek pisliyor stresi yaşamıyorsanız, yazın kürek kova ile de gelinebilir. Biz yağmurlu havada gittiğimiz için çocuk parkında oynayamadık. Ama ne sürpriz, büyük çocuklar da düşünülmüş! Biz de bazı büyük oyuncakları Bora'yla paylaştık.


Bu kocaman salıncak büyükler için gibi görünse de sürekli yuvarlak hareket etmesinden dolayı biraz baş döndürüyor. Bora için sıkıntı olmadı. Çocuklar baş dönmesine bayağı dirençliler...Ama inen büyükler biraz denge sorunu yaşıyor haberiniz olsun. Gerçi ayakta sallanılırsa o kadar etkili olacağını düşünmüyorum. Biz Bora'yı zaptedebilmek için çökerek sallandık. Bu salıncağın hemen sağ arkasında manuel teleferik var. Çok eğlenceli gözüküyor ancak ben kollarımın gücüne güvenemedim çünkü son hamlede, ipin bağlı olduğu kayışın sonuna çarparak sizi bayağı sallıyor. Güzel başlayan günü kazayla bitirmekten korkarak kenarda Gökhan'ın çığlıklarıyla eğlenmeyi seçtim.


Bu da 4 kişinin sallanmasına olanak veren değişik bir salıncak. Bunu kaçırmadım artık...


İçeride bir şeyler atıştırabileğiniz cafe-restoranlar var. Çocukla gidiyorsanız bisiklet, scooter için uygun değil çünkü devamlı bir tırmanış var. Yağmurlu havada ya da yağmur sonrası gidiyorsanız ayakkabılara dikkat, çamura batabilirsiniz. 

Yeşile hasret kaldığımız günlerde, otoyol arasına ot döşemekle bu işin olmayacağını fark edeceğimiz mis kokulu günler diliyorum. 








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder